14 Kasım 2012 Çarşamba

happily ever paper *

kağıtlarla mutlu benim gibi çok insan vardır eminim...

kağıtların rengi, kokusu, dokusu çeker bazılarımızı. deli oldugumuzu düşünenler olabilir ancak birşeylerin delisiysek ve o halde mutluysak buna kim karışır?

mesela bu notebooklara vurulmamak nasıl elimde olsun...çok basit gibi gözüken ince detayların oldugu , kağıdı sanata ve hayata katan tasarımlar.

misal Repunation  serisinde , almaya nereden başlasam diyor insan...

favorilerimse ;




mesela bir de tipbox serisi var ki , fotograf detaylarındaki inceliklerin nasıl özenle düşünüldüğüne bakarsanız bana hak vereceksiniz. şahsen tüm set benim olsa diye içimden geçirmiyor değilim. kağıt ve kağıt işlerine karşı iştahım nasıl kapanır bilemiyorum. hayır sürekli kullanmıyor olsam bile çeşit çeşit defter ve kalem hastalığıma engel olamıyorum.


sayfalarını incelerseniz daha neler neler var ...her birini burda detaylı anlatamayacağım ama güzel iş çıkarmışlar.

bu arada ben geç kalmış olabilirim ama kendilerini bonemagazine sayesinde tanıdım. nerede satılır derseniz buyrun Bil'store mağazalarına...online satın almak içinse ;





                                                                                                                                

6 Kasım 2012 Salı

nasıl anlatsam nerden başlasam?

çok uzun ara vermişim... zaten ara ara yazdığım için çok garipsenir bir durum değildir...
son yazımı çeyizlerde bırakmışım...

o süreç zaten belli değil mi? çeyiz faslı , kına gecesi ve düğün telaşı...ve final balayı :)

evimizi tuttuktan sonra eşya alma telaşına  geçtik. siparişler verildi şansımız yaver gitti ve herşey zamanında yetişti.genelde mobilyacılar zamanında teslimat yapmadıklarından ve çevremde sürekli yetişememe hikayeleri duydugumdan aslında normal olan sürece şükrediyorum. :)

dolaplardan yılların birikmişleri çıktı, ütülendi.. yerleştirilmek üzere hazırlandı. günler boyu süren bir dizi telaş.
merak konusu ise benim bi dünya mutfak eşyamın sığıp sığmayacağı idi. ve sonuç ; akıllıca çözümler yaratarak sığmaz denen herşeyi sığdırdık.

ev kısmı heyecanlı, kına faslı eğlenceli , düğün ise telaşla karışık, farkında olmadan ayakları yerden kesme hali...

kınayla başlamak istiyorum... işim gereği tanıdığım tanımadığım herkese elimden gelenin en güzelini yapma çabasında olan ben kendimle ilgili neredeyse hiçbirşeye el süremedim desem..
e gelin bensem ? başkaları yapsın değil mi? peki öyle mi oldu? emeği geçenlere teşekkürler ama yine de en çok koşturan ben oldum, çok yoruldum :)

çok şatafatlı olmayan ve sempatik bir kına gecesi istiyordum...
Anadolu yakasındaki mekanlardan tarih ve ulaşım açısından kolay olanı seçmem gerekiyordu üstelik havanın nasıl olacagını bilmesem bile açık havada olmasını istediğimden kesinlikle emindim..

Tanıdığımızın tavsiyesi ile Çamlıca'da bulunan Bambi Garden 'ı  ayarladık...Kına gecesi olduğu için düğün süslemesi gibi bir süsleme istemedim.. Sadece kırmızı peçeteler kullandık ve masa ortalarında ufak ferforje 5li ağaç mumluklarmız vardı.Girişte misafirlerimize güllü bir çanak içerisinde gül lokumu ikram ettik :)


















Misafirlere dağıtmak üzere hazırladığımız hediyelikleri kraft kağıttan poşetlere yerleştirdik.İçlerine keselerden koymak istemediğimden kuruyemişimizi cam kavanozlara , kınalarımızı Venedik maskeli magnetlere yerleştirerek , kına için hazırladığımız el güllerimizi ve zilli çubuklarımızı tek pakette sunmayı tercih ettik.





               &












mumlarımız , marakaslarımız , teflerimiz... benim için çok eğlenceli bir kına gecesi oldu umarım gelen misafirlerde aynı memnunıyetle oradan ayrılmışlardır.


Kına gecesi kıyafeti  maceramsa bir sonraki yazıda ...  








Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...